HAYATIN KAVŞAĞI

Üniversite sınavlarının (TYT, AYT) ardından bir dönüm noktasına daha geldik. Geçtiğimiz günlerde heyecanlı bekleyiş sona ermiş, sınav sonuçları açıklanmıştır. Şimdi bundan sonra tercih maratonu başlıyor ve yeni bir heyecan gençlerimizi sarıyor. Milyonlarca gencimiz, yıllarca süren emeklerinin ardından artık tercih sürecine hazırlanıyor. Bu süreç, bir sınavdan çok daha fazlasını temsil ediyor. Zira yapılacak tercihler yalnızca üniversite eğitim hayatını değil, bir ömrün yönünü, bir gencin kimliğini ve geleceğini şekillendirecek durumları oluşturmaktadır.

İşte bu yüzden bu tercihler, büyük bir dikkat, özen ve bilgelik gerektiriyor. Ne yazık ki tercih dönemlerinde gençlerimizin etrafı birdenbire çok “bilen” insanlarla doluyor. Mahalledeki amcadan, yıllardır bu sürecin içinden geçmemiş uzak bir akrabaya kadar herkesin bir fikri var. Kimi “O bölüm okunmaz, işsiz kalırsın” diyor, kimi “Şu üniversiteye git, şehir önemli” diyor, kimi de “Ne olacak, nasılsa mezun olunca herkes aynı” diye geçiştiriyor. Oysa bu sözlerin çoğu, hayatın gerçeklerinden çok, kulaktan dolma bilgilerle ya da eski kalıplarla kurulmuş cümleler. Daha da kötüsü; kibirli ve bilgisi düşük olan kişilerce öyle sözler söyleniyor ki gençlerimizin kafaları karışıyor. Gençlerimizin en çok kendi seslerine kulak vermeleri gereken bu kritik dönemde, başkalarının sesinde boğuluyorlar. Bazı gençler, bu yönlendirmeler nedeniyle hiç istemedikleri bölümlere girebiliyorlar. Kimisi ailesinin hayalini veya yakınlarının beklentilerini yaşarken kendi kalplerinden geçenleri görmezden geliyor, kimisi “garanti meslek” denilerek yönlendirildiği yolda kendi potansiyelini yok sayıyor. Halbuki bir insanın başarıya ulaşması, ancak yaptığı işi severek yapmasıyla mümkündür. Unutmayalım ki: İstediği bölümü okuyup az kazanan bir genç, gönül huzuruyla ve tutkuyla yaşayabilir. Ancak istemediği bir alanda, sadece statü ya da gelir uğruna kendini zorlayan bir birey, ne kadar kazansa da ruhen tükenebilir. Çünkü hayat, sadece paradan ibaret değildir; insanın ruhunu doyurmadığı hiçbir yol, uzun vadede mutluluk getiremez. Bu nedenle gençlerimize seslenmek istiyorum:

Tercihlerinizde öncelikle kendinize kulak verin. Sizi sizden daha iyi tanıyan kimse yok. Hangi alanda mutlu olacağınızı, hangi işi yaparken zamanın nasıl geçtiğini anlamadığınızı düşünün. Bu süreçte size gerçekten yardımcı olabilecek kişileri seçin. Okul rehberlik servisleri, alanında uzman eğitim danışmanları ya da tercih konusunda deneyimli, tarafsız kişilerden destek alın. Kibirli, ukala, “ben bilirim” tavrıyla konuşan ama aslında hiçbir bilimsel dayanağa sahip olmayan kişilerden uzak durun. Çünkü üniversite tercihleri basit bir form doldurmak değildir; bir ömrün yönünü çizmektir. Hayatınızın bu kavşağında doğru yönü seçmek, sizleri başarıya ve mutluluğa götürür. Tercihleriniz sizin pusulanızdır. Bu pusulanın iğnesini başkalarının tutmasına izin vermeyin. Doğru bilgilerle, doğru insanlarla ve en önemlisi kendi sesinizi dinleyerek ilerleyin. İstediği bölümlere yerleşecek puan alamayan veya sıralamaya giremeyen gençlere de birkaç sözüm var. Sizlerde bir sonraki yıl için planlı ve programlı bir şekilde verimli çalışarak inşallah istediğiniz bölümlere yerleşirsiniz. Azminizi ve umudunuzu asla kaybetmeyin. İstediğiniz bölümleri kazanarak başarılı olmanız dileğiyle hepinize sevgilerimi iletiyorum. Çünkü bu sizin hayatınız. Ve her insan, kendi hayatının mimarıdır. Vesselam…

Related posts

Leave a Comment